Dünyanın en tuhaf ve esrarengiz olaylarından biri olan Tamam Shud vakası, günümüzde hala gizemini korumaktadır. 1 Aralık 1948 yılında ortaya çıkan bu olayda birden fazla tuhaf detay bulunuyor. Tamam Shud olayı, tüm zamanların en ilginç olaylar silsilesini oluşturuyor. Olayda ortaya çıkan her bir detay da akıllara farklı komplo teorilerini getirmektedir. Öyle ki olayın çözülmesi için yaşanan tuhaflıklara bakıldığında gerçekten de komplo teorilerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Biz de bu yazımızda Tamam Shud adıyla anılan bu tuhaf vakayı incelemek istedik. Yazımızda olayın detaylarını ve Tamam Shud ne demek sorusunun cevabını bulabilirsiniz.
Bu Yazıda Neler Var
Avustralya’nın En Büyük Gizemi: Tamam Shud Vakası
1948 yılında Güney Avustralya’da oldukça tuhaf bir vaka meydana gelir. Somerton Park Plajı bölgesinde sabahın erkek saatlerinde bir erkek cesedi bulunmuştur. Cesedi inceleyen polis, cesedin kimliğini teşhis edemez. Kayıtlara Tamam Shud olayı olarak geçen bu vakanın daha pek çok garip ayrıntısı bulunmaktadır.
Ceset üzerinde araştırma yapan polis, bir otobüs bileti, bir tarak ve bir çiklet paketini bulur. Bunun dışında herhangi bir kimliğe ya da kişisel bilgiler içeren bir belgeye rastlanmamıştır. Bunun yanında cesedin kıyafetlerinde tüm etiketler de bilinçli bir şekilde çıkartılmıştır. Tüm bu tuhaf olaylar üzerine polis, araştırmalarını daha da derinleştirmek istedi. Bunun için de civarda oturan birkaç yerli tanık ile konuşuldu.
Tanıkların bir kısmı adamı sarhoş sandıklarını ve uyuyor olduğunu düşündüklerini belirtti. Daha sonra ortaya çıkan tanıklardan biri de cesedin birileri tarafından taşındığını gördüğünü iddia etmişti. Tanığın ifadesine göre de cesedi taşıyan kişiler iyi giyimli kişilerdi.
Soruşturma Derinleşiyor
Tamam Shud vakası, cesede yapılan otopsi ile devam etti. Otopsiye göre adamın midesinde en son yenen yemek olarak bir etli börek bulgusuna rastlandı. Bunun yanı sıra adamın kalbi de normalden daha büyüktü ve beyindeki kılcal damarların büyük kısmı tıkanmıştı. Bu da akıllara adamın zehirlendiğini getirdi.
Hatta otopsiyi yapan uzman hekim de bunun bir zehirlenme olduğunu söylemiştir. Ceset, 10 Aralık tarihinde mumyalandı ve polis de davayı bu şekilde kapatmak zorunda kaldı. Fakat tuhaf olaylar silsilesi henüz sona ermemişti.
Tarihler 14 Ocak 1949’u gösterirken Somerton yakınlarındaki bir tren istasyonunda etiketsiz bir bavul bulunur. Bavulun içerisinde ekose bir cüppe, iç çamaşırları, fırça, küçük bıçaklar ve tornavida gibi eşyalar çıkar. Aynı zamanda bavuldan cesedin üzerindeki kıyafetler ile birebir aynı olan iplikler de çıkıyor. Bunun üzerine polis, bavulun da Tamam Shud vakası ile ilişkili olduğu kanaatini getiriyor. Bunun üzerine kapanan dava yeniden açılıyor ve soruşturma derinleşiyor.
Somerton Adamı Gizemi İçin Yeni Gelişmeler
Soruşturmanın derinleşmesinde otopsiden sonra ortaya çıkan başka durumlar da rol oynuyor. Buna göre otopside cesedin giysilerinin içerisinde gizli bir cep keşfediliyor. Cebin içerisinde de üzerinde “tamam shud” yazılı küçük bir kağıt parçası bulunuyor. Bu küçük kağıt parçası, Tamam Shud vakası için de isim kaynağı oluyor.
Aynı zamanda otopsi doktorları tarafından yapılan açıklamada cesedin öldükten sonra sahile getirildiği gerçeği ortaya çıkıyor. Zaten cesedin üzerinde de zehirlenme belirtilerin olan kusma ve kasılma belirtilerine de rastlanmıyor.
Tamam Shud Ne Demek?
Tamam Shud adı ile anılmaya başlayan bu olayın perde arkasında pek çok anlaşılmayan detay bulunuyor. Cesedin üzerinden çıkan kağıt parçasında yazan ibarenin ne olduğu çok tartışılıyor. Tamam Shud ne demek sorusu da işte bu noktada akıllara geliyor.
“Tamam Shud”, Ömer Hayyam’ın Rubailer isimli kitabında geçen ve “bitti” anlamına gelen bir söz öbeğidir. Kitabın son sayfasında bulunan bu söz öbeğinin bir Ömer Hayyan kitabından koparıldığı düşünülüyor. Bunun üzerine de kağıdın fotoğrafı basında yer alıyor.
Tamam Shud Vakası İçin Gelinen Son Nokta
Üzerinde tamam shud yazılı olan kağıdın gazete yayınlanması üzerine bir adam kitabın baskılarından birinin kendi arabasında bulunduğunu bildiriyor. Bunun üzerine kitapta inceleme yapan polis gerçekten de son sayfanın eksik olduğunu görüyor.
Kitapta yapılan incelemelerde bir hemşirenin de telefon numarasına rastlanıyor. Hemşirenin evi de cesedin bulunduğu sahile yalnızca 10 dakikalık bir yürüme mesafesinde. Polis, hemşireye ulaşıyor ve hemşirenin kitabı II. Dünya Savaşı sırasında bir teğmene verdiği öğreniliyor.
Hemşirenin ifadesi doğrultusunda teğmene ulaşılıyor ve teğmenin evinde yapılan aramada bir Ömer Hayyam Rubailer kitabı daha bulunuyor. Tamam Shud vakası, bu noktada artık büyük bir çıkmaza sürükleniyor. Ne hemşireden ne de teğmenden konu ile ilgili bir detay alınamıyor.
Akıllarda da hemşire ve teğmenin bu konu ile ilgili olabileceği düşünülürken bunu kanıtlayan hiçbir veriye de ulaşılamıyor. Olay da günümüze dek asla çözülmeyen cinayetlerden biri olarak ulaşıyor.
Tamam Shud Olayı İçin Casusluk İddiaları
Olayın geçtiği zaman diliminde ortaya çeşitli komplo teorileri atılmaya başlanmıştır. Bu teorilerin de başında casusluk iddiaları yer almaktadır. Özellikle de olayın geçtiği bölgede yer alan uranyum madeni, bu iddiaları güçlendirmektedir.
Bunun yanında olayın II. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre sonra meydana gelmesi savaşla ilgili komplo teorilerini de güçlendirmiştir. Fakat tüm bu teorilere rağmen bilinen odur ki Tamam Shud vakası, asla çözülmeyen tuhaf olaylar arasında kalmaya devam edecektir.