Ülkemiz Türkiye, dünya üzerinde yer aldığı coğrafi konumdan dolayı birçok avantaja sahip. Üç tarafı denizlerle çevrili, her bir alanı bereket dolu olan ülkemiz yine coğrafi konumdan dolayı birçok felaketlere gebe. Ülke gündemimizi sıklıkla meşgul eden en büyük felaketlerden bir tanesi de deprem.
Ülkemiz Batı Anadolu, Kuzey ve Doğu Anadolu fay hatları kesişiminde bulunmaktadır. Aktif olan tüm bu fay hatları da bizi deprem ülkesi yapıyor. Çok geçmişe gitmeden, Cumhuriyetin ilanı yani 29 Ekim 1923 tarihinden itibaren yaşadığımız, çok kayıp verdiğimiz ve büyüklüğü 6.0’nın üzerinde olan depremlere kısaca göz atalım.
Bu Yazıda Neler Var
1930 – 1955 Yılları Arasında Olan Depremler
Cumhuriyetimizin ilk zamanlarında karşılaşılan deprem felaketlerinden ilki 1930 yılında İran sınırında olan ve Hakkari’yi tamamen yıkan depremdir. 7 Mayıs günü saatler gece yarısını gösterdiğinde, merkez üssü Türkiye İran sınırı olan 7,2 büyüklüğündeki depremde Hakkari’de deyim yerindeyse taş üstünde taş kalmadı. 2500 kişinin hayatını kaybettiği bu afette, Hakkari’de 3000’e yakın bina hasar gördü.
Tarihler 27 Aralık 1939’u gösterdiğinde, Erzincan halkı başta olmak üzere çevre iller ve ilçeler dünyanın “mega depremler” arasında gösterdiği, 7,9 şiddetinde gerçekleşen bir depreme uyandı. Erzincan Depremi olarak kayıtlara geçen bu deprem; Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bir dizi depremlere gebe olduğunu gösteren ilk deprem olarak kabul edildi.
50 saniye civarında sürdüğü tespit edilen bu depremde, yoğun şekilde yaşanan kış koşulları da göz önünde bulundurulduğunda yeni kurulan bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük felaketi olarak tarihi kayıtlara geçmiş ve 33000 (otuz üç bin) yurttaş hayatını kaybetmiştir.
Yaklaşık olarak 117000(yüz on yedi bin) bina hasar görmüştür. Erzincan merkez, bu depremden sonra şehrin daha kuzeyine yeniden inşa edilmiştir.
1939 yılında yaşanan Erzincan depreminden etkilenen Tokat’ın Niksar ilçesi ve ilçeye komşu Erbaa ilçesi, 20 Aralık 1942 tarihinde gerçekleşen bir diğer yıkıcı depremin merkez üssü olmuştur. Saat 17:05’te gerçekleşen 7,0 büyüklüğündeki bu deprem, 3000 (üç bin) civarında kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki depremlerle sarsılmaya devam eden Türkiye, 20 Haziran 1943 Pazar günü saatler 17:32’yi gösterdiğinde, merkez üssü Adapazarı olan, 6.6 büyüklüğündeki deprem ile karşı karşıya kaldı. Verilen resmi rakamlara göre, 336 kişinin hayatını kaybettiği bu depremde, 2000(iki bin)den fazla bina hasar gördü.
1939 yılında olan Erzincan depreminin Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yarattığı yıkıcı depremlerden bir tanesi de 26 Kasım 1943 tarihinde Samsun ilinin Ladik ilçesinde gerçekleşti. Kastamonu ilinin Tosya ilçesine kadar yıkıcı etki gösteren depremde, 40000 (kırk bin) bina hasar görürken, 4000 (dört bin) kişi ise hayatını kaybetti.
Türkiye 1940’lı yıllarda yoğun olarak depremlerle karışı karşıya geliyordu. 1 Şubat 1944 tarihinde Bolu’nun Gerede ilçesi merkez üssü olan 7.2 büyüklüğündeki deprem ile sarsıldı. Sabaha karşı gerçekleşen bu depreme insanlar uykularında yakalandılar. 20000 (yirmi bin)den fazla binanın hasar gördüğü Gerede Depremi’nde yaklaşık 4000 (dört bin) kişi hayatını kaybetti.
Muş ilinin Varto ilçesi ile bu ilçeye komşu Erzurum iline bağlı Hınıs ilçesi merkez olarak kabul edilen bir diğer hasar ve can kaybına sebep olan deprem, 31 Mayıs 1946 tarihinde meydana geldi. Sabahın erken saatlerinde meydana gelen bu depremin büyüklüğü 5.9 olarak ölçüldü. Resmi kayıtlara göre, 839 kişi hayatını kaybetti ve 3000 (üç bin)e yakın bina hasar gördü.
17 Ağustos tarihi birçoğumuzun deprem denildiğinde hafızalarından silinmeyen bir tarih. 1999 yılına gelen kadar 1949 yılında da Bingöl’ün Karlıova ilçesi de aynı tarihte deprem felaketiyle karşı karşıya geldi. 3500 (üç bin beş yüz)e yakın binanın hasar gördüğü Bingöl depreminde 450 kişi hayatını kaybetti.
Marmara Bölgesi’nin güneyinde, hem Ege Denizi’ne yakın konumda 18 Mart 1953 yılında Çanakkale iline bağlı Yenice ilçesinde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremde 265 kişi hayatını kaybederken, 6500 (altı bin beş yüz)ün üzerinde hasar gören bina kayıtlara geçti.
1956 – 1985 Yılları Arasında Olan Depremler
1957 yılı içerisinde çifte deprem ile Muğla’nın Fethiye ilçesi karşı karşıya kaldı. 24 ve 25 Nisan 1957 tarihlerinde sırasıyla 7.1 ve 7.3 büyüklüğü ile depremler meydana geldi. 67 kişinin hayatını kaybettiği bu “çifte depremde” 3200 (üç bin iki yüz) bina hasar gördü.
1957 yılı içerisinde gerçekleşen ve tarihsel olarak birbirine yakın olan bir diğer deprem, 26 Mayıs günü Bolu’nun Abant ilçesinde gerçekleşmiştir. Sabahın erken saatlerinde gerçekleşen 7.1 büyüklüğündeki depremde 52 kişi hayatını kaybetti. 50000 (elli bin)den fazla bina hasar görmüştür.
1953 yılında Çanakkale’nin Balıkesir’e komşu olan Yenice ilçesinde olan depremden 11 yıl sonra Manyas Depremi 6 Ekim 1964 yılında meydana geldi. 7.0 büyüklüğünde gerçekleşen bu depremde Balıkesir’in Manyas, Susurluk, Gönen ve Bandırma ilçelerinde Bursa’nın Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçesinde hasara sebep olmuştur. Bu depremde; yaklaşık 5400 (beş bin dört yüz) bina hasar görmüş, 23 kişi ise hayatını kaybetmiştir.
1966 yılı içerinde Muş, tarih olarak aralıklı sayılsa da iki depremle karşı karşıya kalmıştır. İlk deprem, 7 Mart tarihinde, 5.9 büyüklüğünde meydana gelmiştir. 1000 (bin) civarında binanın zarar gördüğü bu depremde 14 kişi hayatını kaybetmiştir.
19 Ağustos tarihinde meydana gelen ikinci depremde ise; Muş ilinin Varto ilçesinde yer yerinden oynamıştır. Öğle saatlerinde meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremde, 2396 kişinin ölümüne, yaklaşık 1500 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. 20000 (yirmi bin) bina hasar görmüştür.
1970 yılına gelindiğinde peşi sıra depremlerle ile sarsılan ilimiz Kütahya olmuştur. Kütahya ilinin Gediz ilçesi tamamen yıkılmış olup, bu depremlerden dolayı farklı bir noktada yeniden inşa edilmiştir. Bu iki depremden yıkıcı olan ilk depremdir.
Çok yıkıcı deprem statüsünde değerlendirilen bu deprem, 28 Mart gecesi meydana gelmiştir. 7.2 büyüklüğünde kayıtlara geçen depremde 1000 (bin)den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 20000 (yirmi bin) bina hasar görmüştür.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün, 6.6 büyüklüğü olarak kayıtlara geçen bir diğer yıkıcı deprem; 6 Eylül 1975 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde meydana geldi. 23 saniye sürdüğü tespit edilen depremde, 2385 kişi hayatını kaybetti.
8159 ağır hasarlı olmak üzere toplamda 20000 (yirmi bin) bina hasar gördü. Merkezi ve hasar alan bölge kırsal kesimde olduğundan ulaşım ile ilgili yaşanan problemlerden dolayı yardım gitmesi zor oldu. Daha sonrasında bu geciken yardımlar için protesto gösterileri yapıldı.
Diyarbakır’da gerçekleşen bu yıkıcı depremden bir yıldan biraz daha fazla bir süre sonra, Van ilinin Çaldıran bucağında, büyüklük olarak daha büyük bir deprem meydana geldi. Tarihler 24 Kasım 1976’yı gösterdiğinde, 7.5 büyüklüğünde çok yıkıcı kategorisinde değerlendirilen bu depremde 2000 (iki bin) metrekarelik alanda hasar görmeyen bina nerdeyse yok denilecek kadardı.
Ağır kış şartlarında meydana gelen Çaldıran Depremi, yıkıcılığı ile birlikte kış aylarının dondurucu etkisinden dolayı fazla ölüm sayısını da beraberinde getirdi. Çaldıran Depremi’nin acı bilançosu; 3840 kişinin hayatını kaybetmesi olarak kayda geçti. 1939 yılında yaşanan Erzincan Depremi’nden sonra Türkiye topraklarında kayda geçirilen en büyük deprem oldu.
Doğuda önemli illerimizden olan Erzurum başta olmak üzere çevresindeki diğer illeri de etkileyen ve kayıtlara Erzurum Depremi olarak geçen bu deprem, 30 Ekim 1983 yılında gerçekleşmiştir. Büyüklüğü 6.9 olarak kayıtlara geçen deprem; çok sayıda can ve mal kayıplarına sebep olmuştur.
Bölgenin temel geçim kaynağı olan hayvancılık faaliyetine büyük bir darbe inmiştir. Yaşanan depremin sonucunda, 1155(bin yüz elli beş) kişi hayatını kaybetmiş, 3240 ağır hasarlı olmak üzere toplam 10240 (on bin iki yüz kırk) bina hasar görmüş ve 30000(otuz bin)den fazla hayvan hayatını kaybetmiştir.
1985 ve Sonrası Yıllarda Olan Depremler
1939 yılından itibaren deprem felaketiyle sık sık karşılaşan Erzincan, 1992 yılında da bir başka yıkıcı deprem ile tekrar karşılaştı. 13 Mart 1992 tarihinde, büyüklüğü 6.8 olarak ölçülen ana deprem ile birlikte neredeyse aynı dakika içerisinde büyüklükleri birbirine yakın iki deprem daha meydana geldi. Yaşanan bu felakette 653 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 4000(dört bin) kişi yaralandı. 8057 bina hasar gördü.
1999 Gölcük Depremi
1992 yılında yaşanan Erzincan Depremi’nden sonra Türkiye yaşadığı felaketlerden ders çıkarıp yeniden düzenlemelere giderken, içinde bulunduğumuz 2023 yılına uzak bir tarih sayılmayacak olan 1999 yılında yıkıcı, 7.6 büyüklüğünde bir depremle daha karşılaştı.
Meydana gelen deprem; yaratmış olduğu ağır hasar ve büyüklüğü sebebiyle, Osmanlı Devleti zamanında kayıtlara geçen ilk deprem olan 1509 depreminin halk arasındaki tabiri olan “küçük kıyamet” olarak anlatıldı. 17 Ağustos 1999 günü saat 03:02’de 45 saniye süren ve kayıtlara Gölcük Depremi olarak geçen bu felaket yaklaşık olarak 16.000.000(on altı milyon) insanı etkilemiştir.
Gerçekleşen deprem, tüm Marmara Bölgesi’nde, güneydoğuda Ankara güneybatıda İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedilmiştir. Felaketin boyutu sabah saatlerinde net olarak görülmüştür. Yaklaşık olarak verilen rakamlara göre; 43000(kırk üç bin) iş yeri, 29000(yirmi dokuz bin) ev hasar gördü. Resmi olarak açıklanan rakamlara göre; 18.373 kişi hayatını kaybetti, 48.901 kişi yaralandı.
1999 yılında daha henüz Gölcük Depremi’nin yaraları sarılmadan, bir başka deprem yakın mesafede yaşandı. 12 Kasım 1999 tarihinde iş dönüş saati sayılan 19:00 sularında yaşanan Düzce Depremi Türkiye’ye bir kez daha deprem kuşağında olduğunu hatırlattı. Çok yıkıcı olan kategoride değerlendiren bu depremin büyüklüğü 7.5 olarak ölçüldü. Deprem 30 saniye sürdü. 3 ay kadar önce yaşanan Gölcük Depremi’nde yaşanan acı bilançonun üzerine, bu depremde 763 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık olarak 35.000(otuz beş bin) bina çeşitli şekillerde hasar görmüştür.
2003 Bingöl Depremi
2003 yılında Türkiye’nin doğusu, Bingöl’de gece saat 03:00 sularında 6.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 1 Mayıs gecesi olan depremde 177 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 6.000(altı bin) bina hasar gördü.
2010 Elazığ Depremi
8 Mart 2010 tarihinde Elazığ’da peşi sıra meydana gelen iki deprem ile deprem kuşağında yaşadığımız gerçeğiyle tekrar yüzleştik. Sabah 04:32’de meydana gelen deprem 6.1 büyüklüğü ile kayda geçerken, saat 09:47’de 5.6 büyüklüğünde gerçekleşmiştir. Ölü sayısı 41 olarak açıklanmıştır.
2011 Van Depremi
2011 yılına gelindiğinde yine Türkiye’nin doğusunda bir ay arayla iki deprem meydana geldi. Tarihler 23 Ekim’i gösterdiğinde Van ilinin Tabanlı köyü merkez üssü olan 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Van iline komşu iller ve hatta komşu ülkeler Irak ve İran’dan da hissedilen deprem, Anadolu’da meydana gelen en büyük depremlerden birisi oldu. Depremin acı bilançosu ise; 604 kişi hayatını kaybetti, 4152 kişi yaralandı. 2262 bina ise hasar gördü. Depremin meydana geldiği 23 Ekim tarihinden ay sonu yani 30 Ekim tarihine kadar 1561 artçı sarsıntı kaydedildi.
Henüz bu depremin yaralı sarılmamışken, tarih 9 Kasım’ı gösterdiğinde Van ilinin Edremit ilçesinde 5.6 büyüklüğünde çok güçlü kategorisinde değerlendirilen bir deprem daha meydana geldi. 40 kişinin hayatını kaybettiği depremde, 30 kişi enkazdan yaralı olarak kurtarıldı. Yıkılan 25 binadan 2 tanesi oteldi.
2020 Ege Denizi Depremi
Merkez üssü Ege Denizi olan, 6.9 büyüklüğünde bir deprem ile ülkemizin batısı sallandı. İzmir’in ilçesi olan Seferihisar’a 23 kilometre uzaklıkta gerçekleşen ve 16 saniye süren depremden dolayı İzmir’in Bayraklı ilçesinde birçok bina hasar gördü ve yıkıldı. 30 Ekim 2020 tarihinde olan ve yıkıcı deprem kategorisinde değerlendirilen bu depremde 117 kişi hayatını kaybetti.
Denizin içerinde meydana gelen deprem sonrasında küçük çapta sayılan tsunami meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nın depremden 15 gün sonra yapmış olduğu açıklamada bu süre zarfında 3.630 adet artçı sarsıntı kaydedildiği biliniyor. Türkiye’de olduğu kadar Yunanistan da bu gerçekleşen depremden hasar gördü.